Eklenme Tarihi: 20.01.2020
Avrupa Çevre Ajansı, mevcut veriler dâhilinde Avrupa Birliği’nin 2030 yılına kadar belirlediği sera gazı salınım hedefini yalnızca Portekiz, İsveç ve Yunanistan’ın yakalayabileceğini açıkladı. Ancak İklim Eylemi Takipçisi’nin (CAT) İklim Eylemini Artırmak Serisi kapsamında yayımladığı beşinci ülke raporuna göre doğru adımlar atıldığı takdirde Türkiye de sıfır karbon hedefi konusunda başarılı olabilecek potansiyeli taşıyor.
Raporda Üç Temel Sektöre Yer Veriliyor
İklim Eylemi Takipçisi’nin Türkiye özelinde hazırladığı rapor; elektrik arzı, yolcu taşımacılığı ve inşaat olmak üzere üç temel sektöre odaklanıyor. Bugünkü toplam emisyon miktarının %50’sini oluşturan bu üç sektör, aynı zamanda ülkemizin iklim değişikliği ile mücadele kapsamında yürüteceği eylem planına ivme kazandıracak potansiyele sahip olmasıyla da dikkat çekiyor. Çünkü iklim eyleminde hız kazanmak, hem sıfır emisyonlu bir toplum olmak için gerekli sektörel dönüşüm süreçlerini başlatmak hem de sürdürülebilir kalkınma hedeflerine doğrudan katkı anlamlarına geliyor.
Türkiye’nin, rapora konu olan üç sektörde iklim eylemini artırması sonucunda toplam sera gazı emisyonlarını 2017 verilerine kıyasla 2030’da %14 civarında azaltabileceği öngörülüyor. Ülkemizdeki mevcut gidişat dâhilinde emisyon oranları, INDC yani Birleşmiş Milletler nezdindeki Kesin Katkılar İçin Ulusal Niyet Beyanları hedefini fazlasıyla aşıyor. Dolayısıyla Türkiye, üç sektör için de iddialı hedefler belirleyebilecek konumda bulunuyor.
Türkiye Elektrik Üretiminde Rahatça Yenilenebilir Kaynaklara Yönelebilir
Türkiye’de sıfır karbon hedefi konusunda en yüksek potansiyele sahip sektör olarak elektrik üretimi öne çıkıyor. Çünkü Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle yenilenebilir enerji kaynakları açısından zengin bir ülke olarak tanımlanıyor. Zaten ülkemizin Paris İklim Anlaşması ile uyumlu bir elektrik üretim sektörüne sahip olabilmesinin yolu, yenilenebilir kaynaklarının payını artıracak yasaları bir an önce devreye almasından geçiyor.
11. Kalkınma Planı kapsamında 2023 yılında yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının %38,8’e çıkartılması hedefleniyor. Ancak sonrası için belirlenmiş bir yol haritası bulunmuyor. Haliyle mevcut strateji, 2030 yılı öngörülerine ulaşmanın mümkün olmadığına işaret ediyor. Bu durum nedeniyle ülkemizin bir an önce daha radikal adımlar atması gerektiği apaçık ortaya çıkıyor.
Yolcu Taşımacılığında Türkiye İlk Adımları Atmış Durumda
Güncel gelişmeler ve planlamalar dikkate alındığında, Türkiye’nin kara ve demir yolu taşımacılığını karbondan arındırma açısından ilk adımları attığı görülüyor. İklim politikasının alternatif yakıtlar ile çevre dostu araç teknolojilerinin geliştirilmesini destekleyecek şekilde tasarlanması, bu konuda olumlu gelişmelerin gözlemlenmesini mümkün kılıyor. Hatta Türkiye’nin bu alandaki hedefleri arasında 2022 yılına kadar elektrikli araç üretimi de bulunuyor.
Yolcu taşıma sektöründe alternatif yakıtların ve elektrikli araçların kullanımı sayesinde sera gazı emisyonlarında dramatik oranlarda azalma sağlanabileceği anlaşılıyor. İklim Eylemi Takipçisi’nin analizlerine göre bu tür eylemler sonucunda 2015 yılındaki seviyelerle karşılaştırıldığında 2030’a kadar %40 oranında azalma söz konusu hale geliyor. 2050 yılına kadarsa azalma oranı %100’ü buluyor.
Konutlardaki Emisyon Oranlarında da Çarpıcı Sonuçlar Elde Edilebilir
Gayrisafi yurt içi hâsılanın (GSYİH) %6,6’lık kısmını oluşturan inşaat sektörü, son yıllarda inişli çıkışlı grafik çizse de Türkiye ekonomisinin en önemli dayanaklarından biri olmayı sürdürüyor. Sektör ayrıca enerji tüketimindeki payıyla da dikkat çekiyor. Dolayısıyla enerji talebini düşürmek ve karbondan arındırma konusunda Paris İklim Anlaşması’nda belirtilen oranları yakalamak adına sektöre yönelik köklü değişikliklerin hayata geçirilmesi gerekiyor.
Bu açıdan bakıldığında, bina giydirme uygulamaları iyileştirilmesi ile pişirme ve ısıtma cihazlarının elektrifikasyonunda tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi büyük bir gelişim potansiyeli bulunuyor. Yeni binaların enerji harcamalarında sıfıra yakın değere sahip olmalarını sağlayacak standartların yürürlüğe girmesi ve mevcuttaki yapılarda yenileme çalışmalarının gerçekleştirilmesi ile birlikte inşaat sektöründe karbondan arındırma açısından istenilen sonuçlara ulaşılması mümkün görülüyor. Bu şartlar yerine getirildiği takdirde sektörel bazlı sera gazı emisyonlarının 2030 yılında %41, 2050’de ise %93 oranında azaltılabileceği sonucu ortaya çıkıyor.
Yeryüzüne Saygı e-bülten aboneliğinizi hemen tamamlayarak, sıfır karbon hedefi doğrultusunda ülkemizde yaşanan son gelişmelerden anında haberdar olabilirsiniz.
Kaynakça: