Eklenme Tarihi: 03.03.2020
Küresel ısınmanın etkileri arttıkça mevsimler arasındaki geçişler çok daha belirsiz hale geliyor. İlkbahar, eskiye nazaran hiç olmadığı kadar erken gelirken, kışlar kısalıyor. Yaz mevsimi ile sonbahar arasındaki geçişler içinse durum çok daha kritik hale gelecekmiş gibi gözüküyor.
Mevsim geçişlerinin dramatik biçimde ortadan kalkması, doğal olarak ekosistem üzerinde birçok olumsuz etkinin meydana gelmesine yol açıyor. Haliyle bu olumsuz etkilerden insanoğlu da payına düşeni fazlasıyla alıyor.
Kış Erken Sonlandığı İçin Kuraklık Riski Artıyor
Ülkemizdekiler de dâhil olmak üzere yeryüzündeki tarım alanları, yer altı ve üstü su kaynakları sayesinde varlıklarını koruyabiliyor. Ancak kışın erken sonlanması, bu kaynakları besleyen kar kütlesinin büyümesini engelliyor. Hatta yıl boyunca düzensizlik gösteren yağışların bu duruma eklenmesiyle birlikte kuraklık riski her geçen yıl artıyor. Kuraklık nedeniyle birçok tarım alanında verim düşüyor. Üstelik ekilebilir alanlar yavaş yavaş kuzeye doğru kayıyor. Kısıtlı alanda yapılan üretim ise daha az insanın yeterli gıdayı alabilmesi ve kıtlık riskinin artması anlamlarına geliyor.
Sıcaklıklardaki Ani Yükseliş Don Hasarını Tetikliyor
Sıcaklıkların yükselmesi, ilk bakışta gerek insan sağlığı gerekse de yeryüzü için olumlu bir gelişme gibi gözüküyor. Gerçekte ise bu durum tarımda verimliliğe büyük darbe vuruyor. Kış aylarında yaşanan sıcak hava dalgaları nedeniyle birçok ağaç ve bitki erkenden çiçek açmaya başlıyor. Ancak hemen ardından sıcaklıkların mevsim normallerine gerilemesiyle ağaçların ve bitkilerin meyveye dönüşecek çiçekleri önemli ölçüde etkilenerek dökülmeye başlıyor. Bu durumun en önemli sonucu olarak da verimlilik, hatta tohum üretimi ciddi oranda sekteye uğruyor ve gıda yetersizliği baş gösteriyor.
Hava Sıcaklıklarının Yükselmesi Ölüm Oranlarını Yükseltiyor
Avrupa’daki Hava Koşullarının Akut Sağlığa Etkilerinin Değerlendirilmesi ve Önlenmesi Projesi (PWEHE) kapsamında yürütülen çalışmalar, sıcaklık ile ölüm oranları arasındaki ilişkiyi tüm yönleriyle ele alıyor. Çalışmalar sonucunda sıcaklıklardaki 1°C’lik artışın, ölüm oranlarının %0,2 ila %5,5 arasında yükselmesine sebep olacağı anlaşılıyor. Aynı proje kapsamında yapılan farklı çalışmalara göre ayrıca 2071-2100 yılları arasındaki dönemde sıcaklık değerlerinin 3°C artacağı ve bu nedenden dolayı her yıl 86.000 ekstra ölümün gerçekleşeceği ön görülüyor. Sonuç olarak hava sıcaklıkları arttıkça dolaşım başta olmak üzere vücuttaki birçok sistem olumsuz etkilenerek hastalıklara daha yatkın hale geliyor.
Doğal Afetler Yaşam Alanlarını Daraltıyor
Küresel ısınma kaynaklı doğal afetler, deniz seviyesinin yükselmesine yol açıyor. Daha da önemlisi bu durum nedeniyle meydana gelen ekstrem hava olayları neticesinde dünyanın farklı bölgelerinde yaşam alanları ağır hasar görüyor. Son yıllarda ülkemizde özellikle Doğu Karadeniz’de giderek yoğunlaşan bu hava olayları sebebiyle temiz su kaynakları ciddi anlamda etkileniyor. Temiz su eksikliği ve yağış düzensizliğine bağlı kuraklık sonucunda yaşam alanları daralırken, kitlesel göç riski hiç olmadığı kadar artıyor. Hali hazırdaki güvenli ve verimli bölgelerse giderek artan nüfusun ihtiyaçlarına cevap vermek konusunda zorlanıyor.
Enfeksiyon Vakalarında Artış Yaşanıyor
Mevsim geçişlerinin ortadan kalkmasından dolayı meydana gelen yağış düzensizliğinin sebep olduğu temiz su kaynaklarındaki azalma, birçok hastalığın bulaşma dönemlerinin uzaması sonucunu beraberinde getiriyor. Hatta vektör kökenli hastalıklarda coğrafi dağılımın da değişmesi bekleniyor. Bu durumu anlamaya yönelik oluşturulan senaryolar, sıcaklık artışı sonucunda Ekvator çevresindeki bölgelere özgü hastalıkların görüldüğü alanların kuzey ve güney yönlü genişleyeceğini gösteriyor. Özellikle sıtma ve dang gibi hastalıkların yayılma oranında yükselme yaşanmasına kaçınılmaz gözüyle bakılıyor. Benzer şekilde ishal vakalarında da artış bekleniyor.
İklim krizi hakkında en güncel gelişmelerden anında haberdar olmak için Yerküreye Saygı e-bülten aboneliğinizi tamamlamayı sakın unutmayın.
Kaynaklar: