Eklenme Tarihi: 20.08.2019
Ucuz, akla gelebilecek her türlü şekle kolayca getirilebilen ve son derece dayanıklı bir madde olan plastik, ister istemez hayatımızın her alanında kendine yer buluyor. İnsanoğlu, birçok kişi tarafından süper madde olarak tanımlanan plastiği o kadar çok sevdi ki, kullanılmaya başlandığı 1980'li yıllardan beri 8,3 milyar ton plastik üretildiği varsayılıyor.
Plastiğin çevreye verdiği zarar bilim insanları tarafından ortaya konmaya başladığından beri, çeşitli sivil toplum kuruluşları toplumu bilinçlendirmek için kampanyalar düzenliyor, hükümetler programlarına plastik atıkların geri dönüşümünü nasıl arttırabileceklerine dair çalışmaları ekliyor.
Geri dönüşüm, plastik atıklardan kurtulmak için kulağa oldukça güzel bir fikir gibi geliyor. Oysa, 2018 yılında tüm dünyada kullanılan plastiğin sadece yaklaşık %9'luk bir kısmının dönüştürülebildiği biliniyor. Sadece plastik bir pet şişenin doğada 400 - 450 yılda yok olduğu düşünüldüğünde, plastik kullanımını azaltmak dünya için yapılabilecek en büyük iyiliklerden biri olarak öne çıkıyor.
1. Denizler Balıkların Yuvası Olarak Kalmalı! İşte yapabileceklermiz…
Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından hazırlanan rapora göre, Akdeniz'e sadece bir dakikada 33 bin 880 plastik şişeye denk plastik atık karışıyor. Rapor, kıyılarına en fazla plastik atık vuran ülkelerin başında İtalya'nın, sonrasında da Türkiye'nin geldiğini gözler önüne seriyor. Denizlerde, galaksideki yıldızların toplamından 500 kat fazla mikroplastik atık bulunduğu düşünülüyor. İşin çok daha vahim yanı, bilim insanları, durum bu şekilde giderse, 2050 yılında denizlerde balıktan çok plastik bulunacağının altını çiziyor.
Plastiğin ucuz olmasının yanı sıra hafif bir malzeme olması, özellikle tek kullanımlık ambalajlarda tercih edilmesine neden oluyor. Oysa günümüzde, cam ambalajlar da son derece ince ve hafif olarak üretilebiliyor. Denizlere karışan plastik atıkları azaltmanın bir yolu da, market alışverişinizde plastik kullanılan ambalajlar yerine cam gibi daha sağlıklı malzemelerden üretilenlere yönelmenizden geçiyor.
2. İklim Değişikliğinin Yavaşlatılması
Center for International Environmental Law (Uluslararası Çevre Hukuku Merkezi), hazırladığı raporda tek kullanımlık plastik ambalaj kullanımının iklim değişikliği sürecini hızlandırdığına dikkat çekiyor. Rapor, plastik üretiminden geri dönüşüm ve atık kaldırılma sürecine kadar sera gazı salınımına katkıda bulunulduğunu belirtiyor. Plastik kullanımının bu denli yaygın oluşu, Paris İklim Anlaşması hedeflerinin gerçekleştirilmesini de tehdit ediyor. Ayrıca raporda, 2050 yılına kadar olan karbon bütçesinin %13'lük kısmından plastiğin sorumlu olacağını vurguluyor. Bu oranın yaklaşık 615 termik santralden salınan karbona eşit olması, durumun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor.
Paris İklim Anlaşması, sera gazlarının salınımını azaltmayı amaçlıyor. Sera gazları, yeryüzünden uzaya yayılan ısıyı soğurarak dünyanın giderek ısınmasına neden oluyor. CO, CO2, NO ve NO2 gibi gazlardan oluşan sera gazları, dünyanın olması gerekenden ortalama 32 derece daha sıcak olmasını sağlıyor. Sera gazlarının atmosferdeki artışı, buzulların erimesine ve giderek daha da fazla ısınmasına neden olarak yaşamı tehdit ediyor.
3. Canlı Yaşamına Saygı Duymalıyız
Denizde süzülen plastik bir poşet, denizden beslenen bir kuşa lezzetli bir deniz anası gibi görünüyor. Kaplumbağa ve kuş gibi canlıların çoğu, plastik atıkları yiyecek zannediyor. Sindirilemeyen maddeleri vücutlarına bir şekilde alıyor, bazı durumlarda plastik atıklar nefes almalarına engel olduğu için anında ölmelerini sağlıyor. Diğer taraftan, mikroplastiklerin neden olduğu bazı tehlikeler de bulunuyor. 5 mm'den küçük plastik parçaları, mikroplastik olarak adlandırılıyor. Mikroplastikler, peeling gibi kozmetik ürünleri ya da plastik kökenli tekstil lifleri olabildiği gibi büyük plastik parçalarının rüzgar, nem, güneş ışığı ve biyokimyasal reaksiyonlarla parçalanması sonucu da oluşabiliyor.
Yiyecek ya da içecek ambalajlanmasında kullanılan plastiklerin toksik madde taşımamasına özen gösteriliyor. Fakat pek çok plastik atık, bol miktarda toksik barındırıyor. Diğer taraftan parçalanan plastik toksik madde barındırmasa dahi, mikroplastiğe dönüştükten sonra pek çok zararlı maddeyi emiyor, deniz yüzeyinde ince bir tabaka halinde birikmesine neden oluyor. Denizi süzerek beslenen midye ve balina gibi canlılar başta olmak üzere balıklar ve diğer deniz canlıları, vücutlarına bol miktarda mikroplastik alıyor. Mikroplastikler, sadece denizleri tehdit etmiyor. Havaya ve toprağa da karışıyor. Kısaca, soluduğunuz hava ve tükettiğiniz yiyeceklerle birlikte siz de vücudunuza diğer canlılar gibi mikroplastik alıyorsunuz.
4. Hava Kirliliğinin Azaltılması
Her yıl, üretilen plastiğin oldukça az bir kısmı dönüştürülüyor. Etrafta çöp dağları oluşmaması için plastik atıkların yok edilmesi gerekiyor. Çoğu kişi, plastik atıkları yok etmenin en kolay yolunun yakmak olduğunu düşünüyor. Yakılan plastikler, birçok zararlı gazın atmosfere salınmasına neden oluyor. Zararlı gazların içinde, sadece sera gazları da bulunmuyor. Solunması oldukça zehirli pek çok gaz, ister istemez atmosfere yayılıyor.
Plastik, %99 oranında fosil yakıtlardan üretiliyor. Genellikle, plastik petrolün işlenmesi sonucunda anında bıraktığı atık malzemelerden yapılıyor. Üretiminde doğal gaz, selüloz, kömür ve tuz gibi maddelerin de kullanıldığı plastik, işlenmesi ve mamul haline getirilmesi sırasında kullanılan diğer malzemeler sayesinde de toksik maddeler içerebiliyor.
5. Yer altı Sularının Korunması
Dünya'nın %70'lik kısmının suyla kaplı olduğu herkes tarafından biliniyor fakat dünyadaki suyun %97,5'lik kısmı, canlıların büyük kısmının kullanamadığı tuzlu sulardan oluşuyor. Temiz içme suyuna erişim, artan nüfus ve çevre kirliliği sebebiyle her geçen gün zorlaşıyor. Türkiye'de kişi başına 1.519 m3 kullanılabilir su düşmesi nedeniyle su stresi yaşayan ülkelerin arasında yer alıyor. Nüfusun 100 milyonu bulacağı düşünülen 2030 yılında bu oranın 1010 m3'e düşmesi ve bu sebeple Türkiye'nin su fakiri ülkelerin arasına katılması bekleniyor.
İllinois Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, mikroplastiklerin yeraltı su kaynaklarına karıştığını gözler önüne seriyor. Mikroplastiklerin yeraltı akiferlerine dahi bulaşması, içtiğiniz suyla birlikte vücudunuza da toksit maddeler alabileceğinizi gösteriyor. Üstelik mikroplastiklerin sağlığa verdiği zararlar hakkında net sonuçlar sunan herhangi bir araştırma bulunmadığı için belirlenen bir sınır da bulunmuyor. Plastik malzemelerden üretilen herhangi bir üründen ziyade cam ya da metal gibi alternatiflere yönelmeniz, en azından her gün satın aldığınız pet şişede satılan içme suları yerine yeniden doldurularak kullanılan cam şişe tercih etmeniz bile daha az plastik atık oluşmasına ve çevrenin çok daha az kirlenmesine yardımcı oluyor.
Kaynakça:
https://www.theguardian.com/environment/2019/may/15/single-use-plastics-a-serious-climate-change-hazard-study-warns
https://thriveglobal.com/stories/plastic-waste-environmental-effects-of-plastic-pollution/
https://www.independent.co.uk/environment/plastic-how-planet-earth-environment-oceans-wildlife-recycling-landfill-artificial-a7972226.html