Eklenme Tarihi: 25.06.2020
İklim değişikliği, küresel ısınma ya da iklim krizi gibi kavramlar uzun süredir gündemde. Artan nüfus ve ekonomik faaliyetler nedeniyle sanayileşme, ormansızlaştırma, arazi kullanım değişiklikleri ve fosil yakıtların yakılması gibi birçok insan etkinliği iklim değişikliğine neden oluyor.
Tüm bu faaliyetler atmosfere salınan sera gazını artırarak doğal sera etkisini güçlendiriyor ve bu durum da yerkürenin yüzey sıcaklığını yükseltiyor. Ortalama yüzey sıcaklıklarının artması ise iklim değişikliklerine yol açıyor. Peki COVID-19 kısıtlamaları bu süreci nasıl etkiliyor?
COVID-19 Sera Gazı Salınımını Azalttı
2019 yılının Aralık ayında Çin'de ortaya çıkan ancak dünya geneline hızla yayılarak küresel bir kriz haline dönüşen COVID-19, tüm ülkelerin 21. yüzyıl için oldukça marjinal kabul edilen tedbirler almasına neden oldu. Serbest dolaşımın hayatın doğal bir parçası olduğu günümüzde karantina uygulamaları, şehir içi yolculuk kısıtları, şehirler arası seyahat yasakları, yurt dışı seyahatlerin durdurulması, sanayi faaliyetlerinin durması ve iş yerlerinde uygulanan yeni çalışma sistemi bu tedbirlerin başında geliyor. Ancak bu tedbirler bir taraftan da sera gazı salınımının azalmasını sağladı. COVID-19'un tüm yıkıcı etkilerinin dışında küresel ısınma hızının yavaşlamasında etkili olabileceği dile getiriliyor. Aslında bu süreçte alınan tedbirler, önümüzdeki dönemde insanların yerküreye saygı çerçevesinde ne tür aksiyonlar alabileceğine de ışık tutuyor.
Türkiye'de Sera Gazı Salınımı %17,4 Azaldı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yaptığı açıklamaya göre COVID-19 salgını nedeniyle ülke genelinde uygulanan kısıtlamalar, Türkiye'de sera gazı salınımının %17,4 oranında düşmesini sağladı. Bu durum ise hava kalitesinin artmasına, çevrenin korunmasına ve iklim değişiklileri ile mücadeleye katkı sağlıyor. 21 Ocak 2020 tarihinde %0,8 olan günlük sera gazı emisyonu azaltımının, 30 Nisan 2020 tarihinde %17,4 olarak ölçüldüğü bildirildi.
Dünya Genelinde Sera Gazı Emisyonları Düştü
Dünya genelinde de durum Türkiye'den farklı değil. Küresel ısınmanın hızının yavaşlamasında etkisi olabilecek verilere kısaca göz atalım. Tüm ülkelerde uygulanan tedbirler petrol ve kömür talebini düşürdü. 2020 yılının ilk çeyreğinde kömür talebi 2019 yılının aynı dönemine göre %8 oranında, petrol talebi ise %5 oranında azaldı. Ülke sınırlarının ve iş yerlerinin kapatılması akaryakıt kullanımında önemli oranda düşüşe neden oldu. Ayrıca ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlamaya paralel olarak nükleer santrallerden elde edilen üretimin azaldığı görüldü. Doğal gaz talebi de yaklaşık %2 oranında düştü.
Alınan önlemler sonucunda virüsün ilk görüldüğü bölge olan Çin'de haftalık enerji talebi %15 oranında azaldı. Bu oran Avrupa genelinde ortalama %17 olarak gerçekleşti. Tam karantina uygulayan Hindistan'da ise haftalık enerji talebi %30 oranında düşüş kaydetti. Tüm bu veriler bir araya getirildiğinde, uygulamaya konulan kısıtlamaların küresel düzeyde yıllık enerji talebini yaklaşık %1,5 oranında azalttığı görülüyor. 2020 yılının ilk çeyreğinde enerji talebi düşüşü 2019 yılının aynı dönemine göre yaklaşık %3,8 olarak gerçekleşti. Sera gazı emisyon azaltım oranı 6 Ocak 2020 tarihinde %0,1 iken, 30 Nisan 2020 tarihinde %17,3'e ulaştı.
Kirleticileri Azaltmak Bizim Elimizde
Tüm bu süreç gösterdi ki, pandemi tedbirlerinden ve bir an önce kurtulmak istenilen kısıtlamalardan ders alınmalı. Şu an için bilinen tek yaşam alanı olan dünyayı adım adım yaşanmaz hale getiren küresel ısınma, insan etkinliklerinin bir sonucu. Bu sonucu kaçınılmaz bir son olmaktan çıkarmak içinse kirleticileri azaltmak gerekiyor. Sıfır atık projeleri, doğa dostu yiyecekler ve doğa dostu rotaların tercih edilmesi, enerji elde ediniminde ise kullanılan fosil yakıt kullanımının azaltılması herkesin yeni normali olmalı. İklim değişiklikleri, iklim krizi ya da küresel ısınma kavramları ancak bu şekilde gündem olmaktan çıkabilir.
Kaynak:
https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/koronavirus-tedbirleri-sera-gazi-emisyonunu-azaltti/1861782